Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

10 Chrome Add-ons to Supercharge Chrome Performance

Google Chrome is the fastest browser around (after Opera). It has a lot of interesting features, but, without extensions Chrome is JUST a browser. In this post, I am going to talk about 10 Must-have Chrome Extensions. The following is a lethal combination of extensions and using them will surely make your internet browsing a better experience. Google Dictionary This is an Official extension for chrome made by Google. The Google Dictionary is very effective and has lucid meanings. Just select the word for which you need the meaning and press the Dictionary icon to see the meaning. This is not an Offline dictionary and requires an active internet connection to make use of. Fastest Chrome – Browse Faster This is the chrome version of the popular Fastest Fox Firefox add-on. It employs simple techniques and shortcuts to improve the speed in which you browse the web. This is a must-have extension. Facebook Photo Zoom This is my favorite extension. With this extension you don’t have to clic

İki Arada Bir Derede Kalmak

Resim
Bugün 10 Kasım. Bir devin bizi bırakıp gittiği tarih. Anlam ve önemi çok büyük. Hayatımızı bırak tarihin son bulacağı zamana kadar minnettar olmamız gereken bir adamdan bahsediyoruz. Devleti kuran, devrimleri uygulayan, cumhuriyeti getiren, bırak kadına çocuğa hak vermeyi saray dışından olanlara hak veren onların da insan olduklarını hissettiren büyük paşa. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra "Paşam sizden de çok yakışıklı sarışın bir padişah olur" diyenleri tersleyen, inadına demokrasi diyen yüce şahıs.  Diğer yanda da bizim süper insanlarımız var. Lan pis öğrenci 1 dakka ayağı kalkamıyo musun yaymışsın kendini otobüs durağında? Ha madem kalkmadın kalkanlara ne pis pis bakıyosun? Nankör insan grubunu hiçbir zaman sevmeyeceğim ve ben de elimden gelen kötülüğü onlara yapacağım. Buna emin olabilirsiniz.  Bir de günün benim için diğer önemi var. Beni resmen ikilem içinde bırakan olay, sevinsem mi üzülsem mi diye şaşırtan. Evet bugün benim doğum günüm. Ülkenin y

Axe Clean Your Balls

Adwords Anahtar Kelime Kalite Puanları Düştü

Resim
Az önce farkettiğimiz üzere dün 6-7-9-10 olan anahtar kelime kalite puanları şu anda 2-3-4 lerde sürünüyor. Google dan aldığımız son bilgiye göre bu bir bug imiş ve mühendisleri bunu düzeltmek için üzerinde çalışıyorlarmış. Fakat şu anda bu bug ın reklam sıralamalarına etki edip etmediğinden tam olarak emin değiliz. Ayrıca bu bug sadece "aktif" olan anahtar kelimelerde olmuş. Duraklattığım anahtar kelimelerimde kalite puanları hala eski seviyelerinde. Ben de bundan biraz faydalanıp (işe yarayacağından da emin değilim) pasif olan puanları yüksek kelimeleri tekrar aktif hale getirdim. Bir ihtimal işe yarar. Düzelme veya herhangi bir ekstra bilgi geldiğinde tekrar yazacağım.

Beğenilmiş Gelecek ve Gezegenler Arası Seyahat Senaryoları

Resim
Evet aklımıza bilim kurgu deyince ilk gelen 2 şey herhalde bunlardır. Gelecek ve gezegenler arası seyahat durumları. Bunu farklı senaryolarla gündeme getiren, anlatan birçok film, dizi, oyun çıkartıldı. Ama bunlardan bazıları var ki insanlar arasında beğenildi, kabul görüldü izlendi, oynandı. Herhalde bunlarn en başında gelen efsanevi kitap ve daha sonra da film serisi olan Star Wars yani Yıldız Savaşlarıdır. Birçok yönden yenilik getirip aslında gerçekliği ön plana koyup bizim şu anda algılayamadığımız, varlığından haberimiz olmayan yenilikler belirtmiş filme ve gelecekte insanoğlunun şu ankinden teknoloji ve zeka olarak çok daha üstün olacağını anlatmaya çalışmıştır. Jedi savaşçıları, düşünce gücünün önemi, kullandıkları quasi-telekinetic güçleri ve Force dedikleri heryerde olan inanç bilimi, felsefeleri.. Ayrıca gezegenler arası seyahatin devasa gemilerle uzayda atlamalarla gerçekletirilebilmesi, milyonlarca ışık yılı mesafeyi saniyeler içinde katedebilmeleri de insanların oldu

Olsun Ben Yeni Duydum ?!

New York’ta adamın biri Yahudi komşusuna saldırmış. Komşu “Ne saldırıyorsun birader?” deyince de “Siz Hz. İsa’yı çarmıha germişsiniz” demiş. Sonra şu konuşma geçmiş aralarında: “İyi ama dediğin şey 2000 yıl önceydi.” “Olsun ben yeni duydum.” *** Son yıllardaki tartışmaları görünce Türkiye’nin büyük bir kısmını kaplayan koyu karanlıktan, bilgisizlikten ürküyorum doğrusu. Milyonlarca okumuş yazmış, üniversite bitirmiş insan yakın tarih hakkında hiçbir şey bilmiyor. Her şeyi yeni duyuyor. Ne İzmir yangınından haberi var, ne Ermeni tehcirinden, ne Meşrutiyet’ten, ne İttihat Terakki’den, ne Dersim’den, ne Şeyh Sait’ten, ne Takrir-i Sükûn kanunundan... Önüne böyle meseleler çıktığı zaman da afallayıp kalıyor elbette. Bir Amerikan dizisi, Yunanlıların “katastrofi” olarak adlandırdığı İzmir yangınından söz edince alıyor bizimkileri bir telaş. Ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Oysa biraz yakın tarihe merak duysalar Sakallı Nurettin Paşa’nın melanetlerini, piskopos Hrisosto

Google Voice Search Artık Türkçe!

Resim
Google’ın mobil cihazlar üzerinden sesli komutlarla arama yapma imkanı sunan hizmeti Google Voice Search, bundan böyle Türkiye’deki kullanıcıların da hizmetinde. Kullanıcılara  aramak istedikleri kelimeleri söyleyerek internette arama imkanı tanıyan Google Voice Search artık Türkiye’de Türkçe olarak kullanılabilecek (Google, Türkiye Sokaklarında mı?). Google Voice Search; Android işletim sistemini kullanan telefonlar ve iPhone tarafından destekleniyor. Google’ın telaffuz edilen kelimeleri metin haline çeviren konuşma tanıma teknolojisinden faydalanan Voice Search, aranması istenen kelimeler elle girilmişçesine Google’da arama yapma imkanı sağlıyor. Sesli arama özelliğinin Android temeli cihazlara tamamıyla entegre edilmiş olması ise arka arkaya sesli aramalar yapmayı son derece kolay ve hızlı bir hale getiriyor. Yeni dil ve lehçeleri hizmetlerine dahil etmeye her zaman özen gösteren Google, Voice Search’ü uzun vadede tüm dillerde sunmayı hedefliyor. Voice Search geliştirilirken  oldukç

Hibe et, tartış, kaos yarat, böl, yönet, yanlış yönlendir, sömür ve terket

Resim
İşte ABD'nin uyguladığı Irak planı. 20 yıldan fazla bir süreye yayarak yaptıkları.. Sonuç nedir? Irak kaosta, ne yapıcağını bilmiyor, ekonomisi yok, bölünmüş durumda, sömürüldü, elinde pek birşey kalmadı, tarihi yakıldı, yıkıldı, şu anda İran bile söz sahibi olmak istiyor kendine yakın bir yönetimi başa getirmeye çalışarak. Peki n'olucak? Hiçkimse bilemiyor. Eski gücünü kazanır mı? Orası çok zor. Bu öngörüldü mü? Amerika Irak'a İran'la savaşında silah yardımı yaparken hayır. Peki bizim yapmamız gereken? Feyz al, öngör, önlem al. Benim aklıma gelen korkutucu senaryolardan biri bunları düşünmemizi tavsiye ediyor. Oluru yok dense de birçok yerde belirtildi. Büyük ortadoğu projesinin varlığından ve hedeflerinden. Bunu belirtenlerden biri de eski ABD'li eski bir komutan, general her ne haltsa. Bencillikten kaçınmamız ve geleceğimizi düşünmemiz gereken zamanlardayız. Dönüm noktalarının birçoğundan başarısızlıkla geçtik. Umarım artık değişiriz ve bize uygun olan dav

Bir Güne 2 Tane Aksiyon filmi Yaramıyomuş

Resim
Bu akşam önce Prince of Persia sonra da The Expendables evet kabul ediyorum biraz ağır geldi. Eleştiri yapıcak olursam da Prince of Persia da pek birşey yok ama biraz garip gelen o zamanki insanların da espri anlayışı da bize yakınmış sanki! Genel olarak film fena değil diyebilirim. İzlenilebilir; 10 üzerinden 7. Evet gelelim şu öve öve bitirilemeyen filme. Geldi gelicek dünyanın gelmiş geçmiş en iyi aksiyon filmi derken... Neyse ki sinemeya gitmemişim dedim bu akşam izleyince. Aksiyon sahneleri evet fena değil ama film çok kasmış sanki. Yani illa adam öldürücez bir yerleri uçurucaz diye filme bir hikaye, konu katmayı unutmuş sevgili Rocky abimiz.. Bütün ünlü aksiyon insancıklarını da toplamış Sylvester Stallone; Jason Statham, Jet Li, Steve Austin ve Captain Ivan Drago rolüyle Rocky 4 de beyinlerimize kazınmış olan Dolph Lundgren. Ayrıca tek sahnede Bruce Willis ve Arnold Schwarzenegger e de rastlıyoruz. Kadro tamam da olay bu kadar saçma anlatılır. Ya tmm biliyoruz bu amerika

Pazartesi Gününün Faydaları

Resim
Haftanın en güzel değil belki ama en iyi günüdür pazartesi. En iyi huylusu, en yardımseveri, en sorumluluk sahibi, en cefakarı. Kimse mi sevmez ya bu günü? Neden ama neden? Hafta pazartesinden başlıyo diye mi? Eee o zaman salıdan başlıycaktı... Pazartesinin suçu değil ki bu haftanın suçu bi kere! İş günü olduğu için mi? Eee salı, çarşamba, perşembe, cuma da öyle. Hatta bazen cumartesi de! En çakal gün cumartesi işte. Bariz ortada. Yok tatil günüymüş de veni vidi vici. Çalışmaya mecbur kalınca görürüm ben o cumartesinin popülerliğini. Anında gider abi anında... Herneyse işte sanırım ben de yok yere pazartesi günün sıkıcılığına ve bunalımına kaptırdım kendimi. O yüzden kendimi avutma, pazartesiyi sevebilme çabası içerisine girdim. ama gene çalışmadı, olmadı. E napalım ama şimdi onun da suçu yok! Haftasonu gezen içen ben, uyumayan ben, bugünkü ve yarınki semineri kaçıran da ben! Amaan yaaa... Belki biz de bugünü helele velele diyerek akşam ederiz bir an önce. Bisou

Facebook Kapatılırsa Kendi Çözümümüzü Üretiriz!

CeBIT Bilişim 2010′da Ulaştırma Bakanımız, “Facebook kapatılacak mı?” sorusuna verdiği cevap içinde demiş ki: “İsrail’de, Almanya’da, Brezilya’da başka davranacaksınız, onların dediklerini yapacaksınız, Türkiye’ye gelince ‘Ben  yapmam’ diyeceksiniz. Türk halkı bunu kabul etmez. Gerekirse kendi çözümünü de üretir.” 2.5 senedir YouTube, bugün de Facebook sizi önemsemiyorsa, yapacağınız en kolay şey, tabii ki “karşıyı suçlamak” olacaktır. Halkı da kolayca kendi tarafına çekecek zekice bir manevradır bu. Önce ‘kendine’ bakmaksa zor olandır. “Bir internet sitesi benim liderlik yaptığım bu devleti nasıl muhatap almaz, bu nasıl mümkün olabilir?” sorusu mesela kişinin önce bir yutkunmasına yol açabilir! Cevabı Carly Fiorina vermiş: “Bir lider olarak davranışlarınızın farkında olmak zorundasınız, çünkü herkes zaten farkında.” İşin ‘bu tarafını’ gündeme getirmeye hiçbir gazetecinin cesareti yoktur. Olamaz da. Baskı altındaki medyada, ekmek parası derdindeki muhabir için “korkmak” doğal so

"Rezil Nobeller" sahiplerini buldu!

Resim
"Barış Ödülü", küfretmenin acıyı azalttığını ortaya çıkaran araştırmacılara gitti... ABD’deki Harvard Üniversitesi’nin esprili, yaratıcı ve garip bilimsel çalışmalara verdiği "IgNobel" ödülleri bu yılki sahiplerini buldu. Önce güldüren sonra düşündüren "IgNobel" ödülleri, geleneksel Nobel ödüllerini kazananların açıklanmasına birkaç hafta kala Harvard Üniversitesi’nde düzenlenen törenle verildi. Mühendislik dalındaki ödülü, balinaların salyasını tespit etmek için uzaktan kumandalı helikopter icat eden İngiliz ve Meksikalı araştırmacılar alırken, Tıp Ödülü’nün sahibi astımın Rusya’daki dağlarda gezinerek tedavi edilebileceğini öne süren Hollandalı iki bilim adamı oldu. Fizik dalındaki ödülü, buz tutmuş yollarda kayma sorunlarının tümünün çorapların ayakkabının üzerine giyilmesiyle ortadan kaldırılabileceğini gösteren çalışmalarıyla Yeni Zelanda’nın Otago Üniversitesi’nden araştırmacılar aldı. Küfretmenin acıyı azalttığını ortaya çıkara

Anti Bedaş

Resim
Kurumsallık bu mu şimdi? Yoksa iş yapmaktan aciz göt büyütücülerin toplanma mekanı mı? Evet Bedaş tan bahsediyorum. Bu aşağılık, rezil, kokuşmuş Bedaş tan. Bu ay için elektrik faturasına bir itirazım oldu çünkü normalde gelmesi gerekenin 8 katı bir fatura kesilmiş ve bankadan otomatik ödeme ile ödeme yapılmış. 332 tl 1 aylık fatura gerçekten muhteşem. 186 yı arayıp itirazımı bildirdim 5 gün içinde sonuçlanır cevabı geldi. Tamam güzel diyorum ben içimden. Herneyse 6. günde aradım kurumdan cevap yok cevabı aldım. Tekrar ilettiler şikayetimi. 11. günde tekrar aradım kuruma gidip paranızı alabilirsiniz dendi. İyi dedim fazla zorlanmadım. Gitmez olaydım oraya. Elektrik açtırmak tamam hadi yeni sözleşme imza şu bu neyse de bu ne be kardeşim. Zaten kabul edilmiş mağdur olduğum sizin faturada hata yaptığınız nedir peki bu gerizekalı tavırlar? Faturaya itirazım vardı dediğim bi yüzüme bakıyo pis pis. 8 değişik kapıdan imza onay belge vs almak zorunda kaldım ve artık sonunda sordum. -Siz dedim

Referandum-dum-dum

Resim
Yine yeniden bir bayramın ilk gününü ofiste geçirdik. Hatunu da tatile gönderdik akşama da Tekirdağ yolcusuyuz. Bakalım "hayır" lara vesile olsun.. Evet referandum da geldi çattı 3 güncük kaldı sadece. Herkes Evet çıkıcak dese de bence artık hayır demenin vakti geldi. Her ne kadar bazı gerizekalı ünlülerimiz de bertaraf olmaktan çekindiklerinden midir nedir, saçmasapan bir şekilde görüşleri olmadığı halde evet diyeceklerini açıklasa da bence yetmiycek. Hepsi de 12 Eylül darbe anayasasından kurtulmak gibi bir bahane geveleyerek. Ah be ah. Biraz kafanız çalışsa zaten 12 Eylül sayesinde bu adamların devletin tepesine oturduğunu ve bunların gerçek hedefi eğer olursa o darbe zamanını bile özleyeceğimizi bilemediniz mi? Anayasa mahkemesini de değiştirince hanginiz bunları engelleyebilicek? Gerçi evet çok meraklı olanlar da var 4 karı almaya. Ya da çıkar sahibi olanlarınız da maddi açıdan. Türkiye bu sefer kendini sınayacak aslında. Bakalım ders alıyor mu yoksa Levent Kırca'nın

Şok Şok Şok !!!

Ayın Fıkrası

-Sorun nedir Ali ? -Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum. İstek konusunda bilgi verilen Müdür Cin Ali'ye bunun ... için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu. Cin Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı. -Söyle bakalım Ali: 3X4 -Oniki -Peki 6X6 -Otuzaltı Müdür bey -Japonya'nın başkenti -Tokyo Ve test bir saat sürdü, Cin Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve Müdür bu isteği kabul ettiler. Öğretmen sorulara başladı: -İneklerde dört tane, ben de iki tane olan nedir ? -Bacaklar öğretmenim! -Doğru! Peki; senin pantalonunun içinde olup, benim pantalonumun içinde olmayan nedir ? Müdür bu soruya çok şaşırır.... - Cepler öğretmenim. -Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir. Velet tereddütsüz yanıt verdi: -Afrika'dır öğretmenim. -Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir ? Müdür gözleri faltaşı gibi açılmış tam konuşacakken Ali yanıtla

Aşk nedir ki?

Resim
Aşk Tanrı gibidir... Varlığını göstermez, sesini çıkarmaz ama bir şekilde hissettirir kendini, bilirsin orada bir yerlerde olduğunu. Sarıp sarmalar seni... Ama ki eğer inanmazsan ona hiçbir zaman hissedemezsin onu, bilemezsin sorgularsın hatta red edersin... Ve eğer ona güvenmezsen sana yardım edemez. Biz inandıkça büyür içimizde hissi. Onu sevdikçe o da bize hayatı sevdirir, yaşamayı güzelleştirir...

Papazı dövdürmeyecektik!

Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni. Ama Ermeni olan aynı zamanda papaz. Sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. Etrafta su yok. Bağların olgun zamanı. “İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın,” diye Bir bağa giriyorlar. Bağın sahibi bir Türk ama onu görememişler. “Kaç paraysa veririz,” diyerek yemeye başlamışlar. Bu sırada bağın sahibi gelmiş. Bakmış üç kişi üzümünü yiyorlar. Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli. Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış. Üçüncüsü de Türk. Dönmüş Ermeni’ye, “Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helali hoş olsun. Bu da Kürt’tür ama din kardeşimdir. Sen niye yiyorsun benim üzümü mü?” demiş. Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt’ün hoşuna gitmiş. Adam, papazı bir güzel dövmüş. Kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış. Bağ sahibi biraz sonra Kürt’e dönmüş

Haftanın Fıkrası

Bu dünyada 4 kardeş varmış. Bu kardeşlerin üçü doğru yolu seçmişler namazını niyazını orucunu tutup Allah için hayırlı işler yapmışlar. Diğer bir kardeşleri ise kendini şaraba vermiş, hergün içip günah defterini rekorlar kitabına doğru sokmaya çalışıyormuş. Uzun süre sonra bu 4 kardeş ecelleri gelip ölmüşler. Kardeşler ... bir arada toplanıp sorguya çekilmişler. Doğru yolu seçen kardeşlerden ilkine sormuşlar; "Allah için dünyada ne yaptın?" "Orucumu tuttum namazımı kıldım zekatımı verdim Allaha layık olabilmek için kulluk görevimi iyi güzel bi şekilde yapmaya çalıştım." Bunun üzerine sorgucu melekler yolu göstermiş; "Tamam o zaman sen al bi huri çık yukarı cennete." Doğru yolu seçen 2. kardeşe gelmiş sorgu sırası. "Allah için ne yaptın?" "Orucumu tuttum, namazımı kıldım, zekatımı verdim. Allaha layık olabilmek için kulluk görevimi iyi güzel bi şekilde yapmaya çalıştım" diye cevaplamış o da. "Sende al bi huri çık yukarı

Haftanın Fıkrası

Adamın biri gazete okurken gazetede bir haber ilgisini çeker. Mutfakta olan hanımına bağırır; — Hanım... hanım gel! Bak gazetede ne yazıyor? Kadın işini yarım bırakır gelir; — Ne oldu? — Bak diyor ki kadınlar günde ondörtbin cümle kuruyorlarmış, erkeklerde yedibin….Gördün mü bilim bile sizin ne kadar geveze olduğunuzu kanıtla...mış.. Kadın kocasına döner; — Tabi, sizin gibi beyinsizlere bir lafı iki kere anlatırsak, sizin iki katı cümle kurulur... Adam karısına döner ve şaşkın şaşkın; — Ne dedin sen?

Ayın Fıkrası

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar. Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, bağırıp, çağırarak. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir. Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve, "Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim..." der. Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der; "Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı bundan böyle size sadece 50 sent vere

Erkek Olmak

ERKEK OLMAK....... hayatına kaç kadının girdiği.......kaç kadını sevdiğin.......kaç kadına aşık oldugun............. Kaç kadınla seviştiğin DEĞİLDİR...... kaç kadının seni özlediği.......kaç kadının sevdiği aşık olduğu....... kaç kadının senden vazgeçemediğidir! ERKEK OLMAK...... geniş bir omuza sahip olmak DEĞİLDİR.... ... ...kaç kadına o omuzlara yaslanacak kadar güven ve sıcaklık verdiğindir!........ERKEK OLMAK..... sadece yatakta iyi olmak DEĞİLDİR........sevmek sevilmek ve sevişmenin bütün olduğunu bilmektir; yaşamak......yaşatmaktır.....ERKEK OLMAK...... kalın bir sese sahip olmak DEĞİLDİR; nazik duygulu cümleler kurabilmektir.......ERKEK OLMAK......Vurdu mu oturtmak DEĞİLDİR, dokunuşundaki yumuşaklıktır.......ERKEK OLMAK....... kıllı bir vücuda sahip olmak DEĞİLDİR........ o vücutta nasıl bir kalp taşıdığıdır.....ERKEK OLMAK...... romantik bir ortamda güzel sözler söylemek DEĞİLDİR.......o sözlerin arkasında durmaktır...ERKEK OLMAK......ağır eşyaları kaldırmak DEĞİLDİR; asıl ağı

Papazlar da ürese ya!

Resim
Evet papazlar neden üremez? Madem bu kadar dinine bağlı insanlar, iyilikle dolular ve doğru yolu bulmuşlar, peki neden bu insanlar kendi soylarını devam ettirip de kendileri gibi iyi insancıklar yetiştirmezler? Aslında cevabı çok basit hepiniz de anlamışsınızdır. Çünkü cinsellik onların bu bütün iyiliğinin içine edebilir de ondan! Zaten onları farklı kılan kendilerini dünya zevklerinden ayrı tutmaları ve içlerindeki bitmek bilmeyen merhamet ve nasihat duygusudur. Cinsellik sahiplenme getirir, sahiplenme hırs getirir, hırs kaybetme korkusu getirir, korku kötü yola sapma ve iyilikten çıkma olasılığını ortaya çıkarır. Bunu nereye bağlıycam şimdi? Bizde de hep öyle değil mi ilişkilerimizde? Ne zaman ki sahiplenmeye başlarız ve içimizde kaybetme korkusu oluşur ilişkide bazı şeyler de kötü gitmeye başlamaz mı? Sorunlar çıkar, iş ciddileşir çünkü artık gerçekten seviyosundur ve bırak kaybetmeyi bi paylaşma konusu bile seni çıldırtabilir. Bu her dinde her fikirde hep aynıdır. Komünizm'de b

Ayın Fıkrası

Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı. Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu. Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını farketti. Üzerinde -Babama- yazıyordu. Aklından geçen bin bir kötü düşünceyle mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu: Sevgili baba; Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum. Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten uzak tutmak istedim. Gerçek tutku ve aşkı ben jale ile buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam… Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri, derisine işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla onaylamayacaktınız ve tabi benden çok büyük olmasıda bir sorundu. Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk… Baba jale hamile! Jale’nin dediğine göre çok mutlu olacağız. Ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadarda yakacağı var. Bir sürü çocuğa sah

Tahterevalliye tek başına binen ,aşağıda durmayı hakeder.

Resim
Ah tahterevalli! Ey hayatın özeti! Kısa aralıklarla alçalma ve yükseliş ... Güçlüyle zayıf arasında kurulamayan denge !Eyy paylaşmaktaki heyecan !Senin için gelmiştim buraya beni ancak sen teselli edebilirdin. Yoksa nasıl açıklardım suyun buz oluşunu ,lezzetli mantarların cinayetini,saatine bakan yıldırımları,flaşlarını... parlatan şimşekleri.Nasıl açıklardım hüznün delirişini? ... İşte ay ve güneş de tahterevallide. Güneş tepede ayaklarını sallarken ay güneşi heyecenlandırmanın keyfini yaşıyor.Güneşin yere değince ayakları,ay gökyüzüne nasılda yaklaşıyor! İşte tahterevallinin önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Aşk ve ihanet sıranın kendilerine gelmesi için sabırsızlanıyor,zulüm ve adalet ilk önce kim oturacak diye tartışıyor,hoşgörüyle kalabalık ,hasretle vuslat,pişmanlıkla horatlık ,cimrilikle cömertlik,vefayla nankörlük sırada bekliyorlar. O da ne,enaniyet kalabalığı yararak ilerliyor.Ay ve güneşi tahterevalliden indirip ,tek başına oturuyor bir ucuna ve öylece bekliyor aşağıda. Sevgi