Olsun Ben Yeni Duydum ?!
New York’ta adamın biri Yahudi komşusuna saldırmış.
Komşu “Ne saldırıyorsun birader?” deyince de “Siz Hz. İsa’yı çarmıha germişsiniz” demiş.
Sonra şu konuşma geçmiş aralarında:
“İyi ama dediğin şey 2000 yıl önceydi.”
“Olsun ben yeni duydum.”
***
Son yıllardaki tartışmaları görünce Türkiye’nin büyük bir kısmını kaplayan koyu karanlıktan, bilgisizlikten ürküyorum doğrusu.
Milyonlarca okumuş yazmış, üniversite bitirmiş insan yakın tarih hakkında hiçbir şey bilmiyor. Her şeyi yeni duyuyor.
Ne İzmir yangınından haberi var, ne Ermeni tehcirinden, ne Meşrutiyet’ten, ne İttihat Terakki’den, ne Dersim’den, ne Şeyh Sait’ten, ne Takrir-i Sükûn kanunundan...
Önüne böyle meseleler çıktığı zaman da afallayıp kalıyor elbette.
Bir Amerikan dizisi, Yunanlıların “katastrofi” olarak adlandırdığı İzmir yangınından söz edince alıyor bizimkileri bir telaş.
Ne yapacaklarını şaşırıyorlar.
Oysa biraz yakın tarihe merak duysalar Sakallı Nurettin Paşa’nın melanetlerini, piskopos Hrisostomos’u , daha sonra da Ali Kemal’i nasıl linç ettirdiğini, İzmir yangınındaki kasıtlı ihmallerini, Mustafa Kemal Paşa’nın bu yangından hiç söz etmediğini ama Nurettin Paşa’yı, “Öyle işler yaptı ki neredeyse zaferimize gölge düşürüyordu” diye ağır bir biçimde suçladığını, nutukta bu subayı yerin dibine batırdığını bileceklerdi.
Biz Veda filminde İzmir yangınını gösterdik ve Uşşakizadelerin terasından bu yangını seyreden Mustafa Kemal’in, “İzmir’e girerken, bu güzel şehre zarar verirsek çok yanarım demiştim. Oysa şimdi görüyorum ki güzelim şehir gözlerimizin önünde cayır cayır yanıyor. Hem de bizim elimize geçmişken” dediğini canlandırdık.
Bu sözler gerçektir. Tarihi, dikkatli ve birçok kaynaktan karşılaştırmalı olarak okuyanlar bunları bilir.
Biraz okuyalım ne olur!
Bizim bilmediğimiz şey, yok demek değildir.
Komşu “Ne saldırıyorsun birader?” deyince de “Siz Hz. İsa’yı çarmıha germişsiniz” demiş.
Sonra şu konuşma geçmiş aralarında:
“İyi ama dediğin şey 2000 yıl önceydi.”
“Olsun ben yeni duydum.”
***
Son yıllardaki tartışmaları görünce Türkiye’nin büyük bir kısmını kaplayan koyu karanlıktan, bilgisizlikten ürküyorum doğrusu.
Milyonlarca okumuş yazmış, üniversite bitirmiş insan yakın tarih hakkında hiçbir şey bilmiyor. Her şeyi yeni duyuyor.
Ne İzmir yangınından haberi var, ne Ermeni tehcirinden, ne Meşrutiyet’ten, ne İttihat Terakki’den, ne Dersim’den, ne Şeyh Sait’ten, ne Takrir-i Sükûn kanunundan...
Önüne böyle meseleler çıktığı zaman da afallayıp kalıyor elbette.
Bir Amerikan dizisi, Yunanlıların “katastrofi” olarak adlandırdığı İzmir yangınından söz edince alıyor bizimkileri bir telaş.
Ne yapacaklarını şaşırıyorlar.
Oysa biraz yakın tarihe merak duysalar Sakallı Nurettin Paşa’nın melanetlerini, piskopos Hrisostomos’u , daha sonra da Ali Kemal’i nasıl linç ettirdiğini, İzmir yangınındaki kasıtlı ihmallerini, Mustafa Kemal Paşa’nın bu yangından hiç söz etmediğini ama Nurettin Paşa’yı, “Öyle işler yaptı ki neredeyse zaferimize gölge düşürüyordu” diye ağır bir biçimde suçladığını, nutukta bu subayı yerin dibine batırdığını bileceklerdi.
Biz Veda filminde İzmir yangınını gösterdik ve Uşşakizadelerin terasından bu yangını seyreden Mustafa Kemal’in, “İzmir’e girerken, bu güzel şehre zarar verirsek çok yanarım demiştim. Oysa şimdi görüyorum ki güzelim şehir gözlerimizin önünde cayır cayır yanıyor. Hem de bizim elimize geçmişken” dediğini canlandırdık.
Bu sözler gerçektir. Tarihi, dikkatli ve birçok kaynaktan karşılaştırmalı olarak okuyanlar bunları bilir.
Biraz okuyalım ne olur!
Bizim bilmediğimiz şey, yok demek değildir.
Yorumlar
Yorum Gönder